BURSA (İGFA) – BTÜ Rektörü Prof. Dr. Naci Çağlar ve Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Barış Tamer Tonguç’un katıldığı konferansta konuşan Doç. Dr. Akdoğan, yaşananları hukuki, siyasi ve Türkiye perspektifinden değerlendirdi.
İsrail’in Filistin topraklarında savaş ve soykırım yaptığına dair önemli delillerin bulunduğunu kaydeden Akdoğan, bir yargılamanın söz konusu olabileceğini ancak Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (ICC) buna cesaret edip edemeyeceği konusunda soru işareti bulunduğunu kaydetti.
Akdoğan, “UCM Başsavcısı Kerim Han’ın ‘Filistin topraklarında her iki taraf da savaş suçu işliyor’ açıklamasını İsrail’e atıf olarak algılayabiliriz. Yani eğer o yargılanacaksa, her iki taraf da yargılanacaktır. Bölgede deliller toplanıyor ama İsrail ve ABD’nin soruşturmaya engel olacağını düşünüyorum. Çünkü uluslararası hukuk, güçlü devletlerin çıkarlarının söz konusu olduğu ve zayıf devletlerin buna uymak zorunda olduğu durumlarda geçerlidir. Ancak uluslararası hukuk açısından tüm devletlerin ‘İsrail terör devleti gibi davranıyor’ diyerek kamuoyu oluşturması zorunludur, aksi takdirde İsrail bu uygulamaları sürdürecektir” dedi.
ÇİN VE ABD ARASINDAKİ GÜÇ MÜCADELESİ
Bölgedeki savaşı siyasi ve jeopolitik açıdan değerlendiren İsmail Akdoğan, “Hamas’ın İsrail’e ani saldırısını ve ardından çıkan savaşı, Çin ile ABD arasındaki küresel güç mücadelesinin ve iki devlet arasındaki jeopolitik rekabetin bir yansıması olarak görüyorum. . Çin’in Kuşak ve Yol Projesi’nin iki koridoru Ortadoğu’dan geçiyor. Çin’in bu projeyi hayata geçirebilmesi için Ortadoğu’nun göreceli bir istikrar ortamına ulaşması gerekiyor. Çin’in böyle bir ağırlık merkezi oluşturmasıyla, ABD’nin ciddi bir tehlike olarak algıladığı, ABD’ye bağlı Ortadoğu devletlerinde bir kopma riski ortaya çıkıyor. ABD’nin buna karşı aldığı önlem ise Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Koridoru Projesi… ABD kaynaklı bu proje, İran’ı Ortadoğu’da siyasi ve ekonomik olarak daha da yalnızlaştırıyor, Suudi Arabistan’ın Çin’le stratejik yakınlaşmasını engelliyor ve “Bu ürünün ürünüdür” Türkiye’nin Arap ülkeleriyle ilişkilerini normalleştirmesini sağlayan son derece stratejik bir akla sahip” dedi.
ABD’nin bu projeyi uygulamasını engelleyecek en stratejik orta koridorun Suudi Arabistan-İsrail kara sınırı olduğunu kaydeden Akdoğan, “Suudi Arabistan-İsrail normalleşmesi engellenirse ABD merkezli koridorun hayata geçirilmesi gündeme gelecektir. tehlike. Bu iki ülke arasındaki ilişkilerin normalleşmesini engellemenin en kolay yolu İsrail-Filistin çatışmasını yeniden alevlendirmek. İran’ın mali ve askeri desteğiyle desteklenen Hamas’ın İsrail’e karşı büyük bir askeri operasyon başlatmasının nedeni tam da budur. Sonuç olarak söz konusu saldırılar, ABD ile Çin arasında Ortadoğu’da yaşanan küresel güç mücadelesinin ilk somut tezahürü olarak görülebilir. “Dolayısıyla saldırılar, durumdan yararlanan İran’ın, Çin adına müdahale ederek Hamas’ı bölgede araç olarak kullanma girişimi olarak değerlendirilebilir” dedi.
TÜRKİYE’NİN POLİTİKASI
İsrail’in, Hamas’ın gerçekleştirdiği saldırıyı iç ve dış politikada bir fırsat olarak gördüğünü kaydeden İsmail Akdoğan, İsrail’in de Siyonist emelleri gerçekleştirme fırsatını yakaladığını kaydetti. Hastane saldırısına kadar İsrail’in elinin ilk kez bu kadar güçlü olduğunu belirten Akdoğan, Türkiye’nin tutumuna da değindi. Akdoğan, Türkiye ile ilgili görüşlerini şu sözlerle paylaştı: “Türkiye, İsrail ile ilişkilerinde son dönemde normalleşme aşamasına gelmişti ve bu yakınlaşmayla birlikte Türkiye Doğu Akdeniz’de var olmaya çalışıyordu. Bu bağlamda değerlendirecek olursak; Türkiye öncelikle Hamas’ın saldırısından rahatsız oldu ve açıklamalarını genel olarak arabulucu ve tarafsız bir yaklaşımla yaptı. Ancak saldırıdan 3 gün sonra İsrail’in kara harekatı başlatıp ibadethanelere saldırmaya başlamasıyla Türkiye’nin tavrı değişmeye ve kınama sesleri yükselmeye başladı. Ve son olarak hastane saldırısıyla birlikte Türkiye açıkça İsrail’i hedef alan açıklamalar yapmaya başladı. “Burada bir soykırım olduğunu, böyle bir katliam yaşanırken uluslararası çıkarların geride bırakıldığını belirterek daha sert bir politikaya yöneldi.”
